STOK YÖNETİMİ VE STOK MALİYETLERİ
STOK YÖNETİMİ VE STOK MALİYETLERİ | ||
STOK TANIMI Stok belirli zamanda mevcut olan maddelerin (hammadde, malzeme, yarı mamul ve diğer maddeler) ve mamullerin miktarı olarak tanımlanabilir.. Günümüzün ekonomik koşulları stokları her düzeyden yöneticiyi ilgilendiren bir sorun haline getirmiştir. Stoklar bütün departmanların karar alma sürecini etkileyen unsurlardır. İşletmeci için stoklar, bilanço ve zarar hesaplarında yer alan rakamlarla sadece finans yöneticilerini ilgilendirir gibi görünür. Halbuki, etkin bir stok sisteminde her departmanın, özellikle de üretim planlama ve satış departmanlarının rolü vardır. Satış departmanı talep tahminleri ile üretilmesi ve depoda hazır halde bulundurulması gereken mamul miktarını tespit etmeye çalışmaktadır. Satış departmanının yapacağı isabetli tahminler, işletmenin gerekenden çok stok bulundurmasını engelleyecek ve işletme stoklar gibi fazla likit olmayan varlıklara para bağlamamış olacaktır. Stok bulundurma ve stokları kontrol etme zorunluluğu ekonominin tüm sektörlerinde, bütün işletmeler için ortaktır. Diğer taraftan, stok sorunlarıyla yalnızca kar amaçlı kuruluşlarda karşılaşılmamakta, vakıflar, kamu kurumları, sosyal amaçlı kurumlar da stok bulundurma ve stoklarını kontrol etme zorunluluğuyla karşılaşmaktadırlar. Üreticilerde, toptancılarda, perakendecilerde, hastanelerde, hapishanelerde ve üniversitelerde de stok sorunları mevcuttur.
STOK TÜRLERİ İşletmeler faaliyet yapılarına göre aşağıdaki stok türlerinden bazılarına sahip olmak zorundadırlar. · yardımcı malzemeler, işletmelerin üretim ve üretim dışı faaliyetlerinde kullandıkları, mamulün yapısına girmeyen maddelerdir. Bunlar, faaliyetler için gerekli kırtasiye malzemeleri ve üretimde kullanılan makine yağları gibi maddelerdir. · hammaddeler, üretim sürecine girdi oluşturmak üzere tedarikçiden satın alınan, değişime uğratılarak tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verecek nihai mallara dönüştürülen maddelerdir. Örneğin, doğadan ham olarak çıkartılan petrol, kimyasal analitik üretim sürecinde dönüşüme uğratılarak tüketici isteklerini karşılayacak benzine dönüştürülür. · nihai mamuller, üretim sürecinin sonunda oluşan satış, dağıtım ve depolamaya uygun maddelerdir.
STOKLAMA NEDENLERİ Bütün işletmeler yukarıda açıklanan stok türlerinden bazılarına katlanmak zorundadırlar. Her ne kadar stoklar işletmeler için büyük bir maliyet kalemi oluştursalar da talep ve arz (burada arz aynı zamanda tedarik anlamı da taşır) arasındaki dengesizliği giderici bir rol oynarlar. İşletmelerin stoklama nedenleriaşağıdaki gibi açıklanabilir: - stoklar talep ve arz arasındaki uyumsuzluğu giderir, - stoklar tüketici ihtiyaçlarının zamanında, etkin bir biçimde karşılanmasını sağlar, - stoklar hammaddenin kıt olduğu dönemlerde işletmenin üretim sürecinin planlandığı gibi işlemesini sağlar. - stoklar beklenmeyen zamanda ve miktarda oluşan talep artışlarını karşılar, - stoklar üretimdeki gecikmelerden doğabilecek olumsuzlukları giderir, - stoklar tedarik ve satış masraflarını azaltır, - stoklar üretim programlarının kolay ve gerçeğe uygun düzenlenmesini sağlar, - stoklar dikkatsizlik yüzünden ziyan olan malzeme ve maddelerin miktarını azaltır. Bu avantajların yanında stoklar işletmelere bazı yükümlülükler de getirir: - stokların satılamama olasılığı vardır, - stokların depolarda bozulma ve çürüme riski vardır, - stoklama işletmeye depolama maliyetleri yükler, - stoklama nakit olmayan varlıklara yatırım yapılması anlamına gelir.
İŞLEVLERİNE GÖRE STOKLAR Ekonomik Sipariş Miktarı Stokları Sipariş ve elde bulundurma maliyetleri toplamını minimum yapan stoklardır. İşletmeler her sipariş verdiklerinde, siparişten doğan taşıma maliyetlerine katlanmak zorunda kalırlar. Diğer taraftan, çok sayıda az miktarda sipariş vermek de işletmelerin muhtemel fiyat ve miktar iskontolarından yararlanmalarını engeller. İşletmeler genellikle ekonomik sipariş miktarına yaklaştıklarında yeni sipariş vermeyi uygun görürler. Emniyet Stokları Talepteki ve arzdaki (tedarikteki) belirsizliklere karşı korunmak için işletmenin elinde bulundurması gereken azami stok miktarıdır. Beklenen Stoklar Üretim sürecindeki hataları, hammaddelerdeki kıtlığı ve talepteki mevsimlik dalgalanmaları engellemek amacıyla oluşturulan stoklardır. Beklenen stoklar, düşük talep periyotlarında üretim seviyesini korumak ve iş gücünü stabilize etmek amacıyla satın alınan hammaddelerden veya üretilen mamullerden oluşur. Taşıma Stokları (Pipeline Stock) Hammaddelerin üretim yerine, yarı mamulün üretim hattına, nihai mamulün de teslim yerine ulaşıncaya kadar geçen zaman sürecinde oluşan stoklardır. Bu stoklar, genellikle taşıma araçlarında, gemilerde veya üretim hattında oluşur. Dağıtım Stokları Üretim kaynağıyla tüketici arasında taşınan miktarı karşılamak amacıyla oluşturulan stoklardır. Fiziksel Stoklar Perakendecinin talep oluşturmak ve müşteriyi ikna etmek için mağazadaki vitrinlerinde ve raflarında bulundurduğu stoklardır. Bu stoklar, müşterinin mamulü görmesini ve satın alma kararını vermesini sağlar. Diğer stoklar maliyet yaratan unsurlar olmalarına rağmen fiziksel stoklar talep yaratmaları itibariyle gelir getiren unsurlar olarak görülürler.
STOK MALİYETLERİ Bütün işletmeler faaliyetlerine bağlı olarak yukarıda açıklanan stok türlerinden bazılarını veya tamamını tutmak zorunda kalırlar. Yapılan araştırmalar, stokların işletmenin elde ettiği yıllık gelirin %25’i kadar bir maliyet ortaya çıkardıklarını göstermektedir. Ancak stoklar, her ne kadar işletmeye büyük maliyetler yükleseler de, bazı avantajları da beraberinde getirmekte, dolayısıyla stoklardan kaçınmak (sıfır stok düzeyi) işletmelerin genel politikalarına aykırı olmaktadır. İşletme yöneticisinin ana amacı stokları katlanılması gereken maliyetler olarak görmek ve bu maliyetleri minimize etmek olmalıdır. Stok maliyetleri aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir: · Birim maliyet: Birim maliyet, tedarikçi tarafından işletmeye kabul ettirilen, yani işletmenin satın aldığı maddenin (hammadde, malzeme, nihai ürün) veya da işletmenin kendi üretip üretim sürecinde kullandığı maddenin fiyatıdır. · Sipariş maliyeti: Sipariş maliyeti sipariş vermek için katlanılması gereken tüm maliyetler ile, ürünlerin depoya girinceye kadar oluşturdukları taşıma maliyetlerini içerir. Þ Bazı durumlarda kalite kontrol, teslim, depoya girişteki bozulma ve kırılma da sipariş maliyetlerinin içinde düşünülmektedir. · Elde bulundurma maliyeti: Bir birim maddenin belirli bir zaman aralığında, stokta tutulmasının maliyetidir. Elde bulundurma maliyeti genelde stoktaki maddenin alınması için harcanan paranın faizi veya bu paranın alternatif maliyeti ile oluşur. Þ Diğer taraftan işletmelerin stokları korumak ve saklamak için tuttukları depoların satın alınma bedeli, bu depolara verilen kiralar, depolardaki ısıtma ve aydınlatma giderleri, çürüme ve bozulmadan kaynaklanan kayıplar, depoların yönetimi için harcanan araç-gereç ve işgücü giderleri de elde bulundurma maliyetleri arasında yer almaktadır. · Elde bulundurmama maliyetleri: Elde bulundurmama maliyetleri mevcut bir talebin stoklardan karşılanamaması durumunda ortaya çıkan veya da stoklardan karşılanamayan talep miktarına işletmenin ulaşıncaya kadar geçirdiği zaman dilimiyle oluşan maliyetlerdir. Çok basit bir yaklaşımla elinde stok bulundurmayan satıcı satışları kaçırmış ve kayba uğramış olur. Ancak elde bulundurmama maliyetleri sadece satış kaybından kaynaklanmamakta, aynı zamanda talebe cevap verememenin gelecekteki yankılarını da içermektedir. Müşterinin güveninin kaybedilmesi, ilişkilerin zarar görmesi, gelecekteki muhtemel satışların kaybedilmesi elde bulundurmanın daha derin ve sarsıcı etkileri arasında yer almaktadır. Elde bulundurmama maliyetleri ancak sipariş süresinin (siparişin verilmesiyle teslim alınması arasında geçen süre) kısaltılmasıyla azaltılabilirler.
STOK YÖNETİMİNDE ÇATIŞAN AMAÇLAR İşletmelerin stok yönetimindeki ilk amaçları, faaliyet düzeylerine yetecek kadar stok yatırımı yapmak olmalıdır. Eğer var olan stok düzeyi (nihai ürünlerde) %99.7’lik bir faaliyet düzeyini sağlıyor ancak %98’lik bir düzey işletme için yeterli olarak kabul ediliyorsa, bu durumda stokları üçte bir oranında azaltmak uygun olacaktır. Eğer mevcut yüzeyler %84’lük bir faaliyet düzeyini sağlıyor ve %98’lik bir düzeye ihtiyaç duyuluyorsa, bu durumda stokları iki katına çıkartmak gerekir. Diğer taraftan, tedarikçilerle ilişkilerin sağlamlaştırılması ve uygun tedarikçinin bulunması da üretim sürecinde ihtiyaç duyulan maddelere anında ulaşılması ve üretim sürecinin etkinleşmesi sonucunu doğurur. Böylelikle işletme hammadde emniyet stoklarını da makul bir seviyeye çekmiş olur. Genel olarak stok yönetimi stok yatırımlarını minimize etmeyi, müşteri hizmet kalitesini maksimize etmeyi, ve etkin üretim (düşük maliyetli) sağlamaya yardımcı olur. Stok yönetimin bu amaçlar dışında düşük birim maliyetler elde etmek, yüksek devir hızına ulaşmak, etkin tedarikçi ilişkileri kurmak ve devamlı tedarik imkanı bulmak gibi ikincil amaçları da mevcuttur. Yukarıda açıkladığımız amaçlar bazen birbirleriyle çatışır duruma gelebilir. Örneğin yeni kurulan küçük bir işletmede nakit sıkıntısıyla karşılaşılır. Bu işletme var olan nakdini makine ve teçhizat yatırımlarına veya da kısa süreli borçlarının ödemelerine ayırmaktadır. Bu yüzden, genç ve küçük işletme stoklara fazla yatırım yapamaz; yani sık sık, küçük miktarda sipariş verir. Böylelikle işletme yüksek devir hızına ulaşır ancak sık sık ve küçük miktarlarda sipariş vermek birim maliyetleri arttırıcı bir etki yaratmaktadır. Görüldüğü gibi bu işletmede yüksek devir hızı amacına ulaşmak için birim maliyetleri minimize etmek amacından fedakarlık edilmektedir.
STOKLAMA KARARLARINI ETKİLEYEN UNSURLAR Stoklama kararları işletmenin gelecek faaliyet döneminde hangi stok sistemini uygulayacağı, hangi stoklama stratejisini uygulayacağı, nasıl bir stok politikasını benimseyeceğini belirlemeye yönelik işletmenin üst düzey yönetimi tarafından alınan ve tüm birimlere sorumluluk yükleyen kararlardır. Ekonomik Gelişmeler Stoklama kararları genel olarak ekonomide görülen iki dönemden etkilenir: Büyüme döneminde bir ekonomideki kaynakların etkin kullanımı söz konusudur. Bu dönemde düşük faiz oranları yatırımları teşvik eder, işsizlik geriler, işletmeler üretimlerini arttırırlar. Talep üretimdeki bu gelişmeye hemen cevap veremediğinden ekonomideki toplam üretim bir süreliğine toplam satışların üstüne çıkar ve bu durum satılamayan ürünlerin fabrika depolarında ve satış ofislerinde birikmesine ve stoklamaya neden olur. Gerileme dönemi ise ekonominin daraldığı ve toplam üretimin düştüğü dönemdir. Bu dönemde yüksek faizler yatırım yapmayı engeller, işletmeler üretimlerini kısmayı ve faaliyetlerini yavaşlatmayı tercih ederler. Ancak talep ekonomideki bu daralmaya hemen ayak uyduramaz, dolayısıyla düşük üretim kapasitesinde bulunan işletmeler yüksek talebe stoklarla cevap vermeye çalışırlar. Dolayısıyla yüksek faizin ve yüksek talebin karşısında stoklar erimeye başlar. Bütün sektörlerin etkilendiği bu ekonomik dönemlere ilave olarak enflasyon ve faiz oranlarını da stokları etkileyen diğer makro ekonomik unsurlar olarak gösterebiliriz. Enflasyon stoklama yöntemlerinde belirleyicidir. Örneğin yüksek enflasyon dönemlerinde işletmeler bazı vergi avantajları sağladığından LİFO (son giren ilk çıkar) yöntemini tercih ederler. Diğer taraftan enflasyon yatırımların değerini olumsuz etkilediği için stok yatırım kararlarında göz önüne alınması gereken bir unsurdur. İşletmeler enflasyonist ortamda stok yatırımı yapmak istemezler çünkü kolayca nakde dönüştürülemeyen bu değer zamanla enflasyon baskısı altında azalmaya ve kayıplara neden olmaktadır. Faiz de enflasyona benzer bir etkiye sahiptir. Yüksek faiz oranlarının olduğu bir dönemde stoklara yatırım yapmak işletmeler için cazip değildir. Bunun yerine işletmeler hazır değerlerini yüksek faiz oranından yararlanmak için mevduata dönüştürürler veya da benzer şekilde işletmeler kredi kullanmaktan çekinip stok yatırımı yapmazlar. Böyle bir dönemde işletmeler oldukça düşük bir stok düzeyiyle çalışmayı tercih ederler.
|